Yıllar sonra yeniden merhaba. Buralarda çok şey değişmiş. Sistemin üzerinden yazı yazmak dışında bir şey yapmıyorum ama oturum açtığımda "çerezlerle ilgili uyarı koy" tarzı bir bilgilendirme geldi. Onunla başlayayım: Hesap sahibi olarak yazma eylemi dışında ekstra hiçbir şey yok. Müsaade varsa başlıyorum.
Çocukken bir şeylerin farkındasın ama tam olarak ne olduğunu anlamıyorsun. Zaten anlatmıyorlar. Hem kendilerince akıl sağlığımızı korumak istiyorlar hem de bir çocukla kim dertleşir ki? Ancak biliyorsun işte, bir şeyler yanlış.
Hem de öyle bir yanlış ki, olaylara içinden değil de dışından bakarsan suçlu yok. Herkes kendi hayatında bir şekilde var olma savaşı veriyorken ipin ucu kaçıyor ve olay kendi mutluluğunu başkasının acısında aramaya dönüyor.
Son yazımdan bu yana geçen zamanı kısaca özet geçeyim: Mezun oldum, işe girdim, askere gittim, daha güzel bir işe girdim ailemle rahat rahat ekmek elden su gölden yaşıyorken küçük bir aile toplantısında karar alındı.
Oğlum, hiç kız arkadaşın yok, bir çaban da yok, acaba bu rahatlığa alıştığın için mi diye düşündük. Senin haberin yok ama bizden yaklaşık 30km uzakta, yatırım olsun diye küçük 1+1 ev aldık. Acaba oraya gitsen, her şeyle sen ilgilensen, böyle zor diyerek belki hayatına birisini almak istersin. Ayrı eve çıkmak istiyordum ama kafadan maaşın yarısını kiraya vermek istemiyordum. Çözüm kendisi geldi. Kabul ettim.
Ömrümde bu kadar huzurlu olduğumu hatırlamıyorum. İşim de evden çalışmalı, mesai saatim yok. Bana verilen işi son tarihten önce yaptığım sürece ister ilk gün ister son gün yapayım kimse karışmıyor. İsteyince yatıyorum isteyince uyanıyorum. Canım ne isterse yiyip içiyorum, nereye istersem gidiyorum. Maaşım çok değil. Asgari ücretin yaklaşık iki katı ancak benim gibi birine fazla fazla yetiyor. Eğlencelerim düşük bütçelidir.
Böyle güzel gidiyorken bir telefon. Babam: Oğlum, annenle biraz ciddi kavga ettik. Biraz sende kalsam olur mu? Tabi baba ne demek. Yatağımda sen yat, çekyata geçerim. Olmaz öyle, orası senin evin. Peki.
Çok az şey paylaşır zaten. Bildiğimden ne olduğunu sormadım. Birkaç gün sonra iş toplantısı var diye evden çıkıp anneme gidip konuştum. Aldatıldığından şüphelenmiş, güçlü sebepleri var ama tam bir kanıt yok. Bununla ilgili konuşmaya çalışırken olaylar patlıyor, sakinleşmek için baba bende kalıyor da. Bir ay!
Sonra tekrar eve dönüyor ben de biraz nefes alıyorken fazla zaman geçmeden aldatmanın kanıtı geliyor. Kendisinin yarı yaşında evli bir kadınla. Buraya dürüstçe yazıyorum çünkü bunu başka bir yerde dile getiremem. Adama aldattığından çok yakalandığı için kızdım. Asla onaylamam orası ayrı. Da işte, yakalanınca sadece ikisi değil ortak tanıdık kim varsa bir şekilde ailenin iç işlerine dahil oluyor.
Ardından annem diyor ki, ya bir insan kendisinin yarı yaşında evli birisiyle olması için hasta olması lazım. Baba da: Evet hastayım, ailemiz için uzmanlardan yardım alalım.
Orada anlıyoruz ki baba narsist. Lütfen beni sosyal medya gönderilerinde üç madde eşleştirip de hemen tanı koyan tiplerden sanmayın. İki yıl süren bir araştırma ve çözüm arayışından bahsediyorum.
Bu iki yılın sonlarına doğru baba seans başı o kadar parayı vermeyi saçma bulup bıraktı. Anne devam etti. Kısa bir zaman diliminden sonra yine benzer olaylara dönünce annem eh artık yeter diyerek boşadı ancak içi de haftalarca kan ağladı.
Bu süreçte ben de babamla komple yer değiştirdim. Annemin en ağır dönemlerinde yanındaydım. Kırk yıla yakın süren bir evliliğin her aşamasını ilmek ilmek inceledi. Demek ki bu yüzdenmiş. Bunlar zaten böyle yaparlarmış. Gerçekten de öyle oldu diye diye sadece bana anlattı. Kırk yıl diyorum. Şiştikçe şiştim. Dinlemekten bıktım da kadın yaşamış. Bir şey diyemem ki.
Zaman zaman çok dolduğumda arkadaşlarımla paylaşmaya çalıştım da milletimizin hastalığı; dinlemek yerine kendisinin de ilgili en yakın anılarını çok daha önemliymişçesine anlatması tutkusu yüzünden pek devam etmedim. Zaten dert dinlemekten patlayacak hale gelmişim. Kaçarken daha fazla dert dinliyorum.
Babanın anneye bıraktığı acı hafiflemeye başlayınca eldeki bilgiler ışığında baktık ki neredeyse herkes bu kişilik bozukluğuna sahip. En çok acıtanı da kendi annesinin öyle olması oldu.
Özetle bu tip insanlar ben merkezcil, empati yoksunu, kibirli, onaylanma peşinde olan insanlardır. Kendine kurban olarak seçtiği kişilerin yaşam enerjisini emmeyi, onların bir şeyle mutlu veya başarılı olmasını engellemek için ellerinden geleni yaparken de etrafa çok iyi gözükür. Kurban ses çıkartır, dik durursa da etraftan "şeker gibi insan yahu yapmaz öyle şeyler" gibi sözlerle hiç destek bulamayıp tek başına kalırlar. Hatalı olduklarını asla kabul etmezler. Sinir krizleri geçirilmesi onları mutlu eder. Mantıklı bir şekilde oturup konuşulmaz. Eleştirildiğinde de çocuk gibi küsüp mesafe koyup "onsuzluklarıyla cezalandırırlar"
İşin üzücü tarafı böyle olmayı onlar seçmiyor. Çocukken artık ne yaşıyorlarsa bilinçaltında böyle olmaları gerektiği işleniyor ve belli bir yaştan sonra da artık geçmiş olsun. En son destek aldığımız kişi düzelme ihtimali yüzde iki demişti. Eleştiriye kapalı birisine yaptığının yanlış olduğunu nasıl anlatabilirsin ki?
Annem de tam bunların istediği türden. Aşırı duygusal hep son sözü söylemek ister, yola sokmak ister bağırır çağırır kendisine zarar verdiği ile kalır. Aslında bütün bilgilere sahip ama duyguları bunları uygulamasına engel oluyor.
Aslında son zamanlarda güzel idare ediyordu ama bugün anneanneme gittik. Yine tuzağına düştü ve bunu da geç fark etti. Duygu patlamasının geleceğini anlayınca işimiz var diyerek çıktık. Arabada ağlamaya başladı.
Etrafındakilerin düzelmeyeceğini biliyorum. Hepsi artık kocaman insanlar. Ben de annemi güçlendirmeye çalışıyorum. Süreci idare ederken yaptığı yanlışları söylüyorum. Bir taraftan acı çekerken bir yandan da oğlundan azar yemek hoşuna gitmiyordur ama başka ne yapabilirim bilmiyorum.
Boşanalı yarım yılı geçti. Bu kadar süre boyunca dinleyip dinleyip içimde birikenleri kendimce sağa sola serpiştirerek azaltmaya çalıştım fakat havuz problemi misali dolduran musluk boşaltandan fazla olunca da buraya yazma vakti gelmiş diyerek biraz (evet biraz) içimi döktüm.
Ağzıma geldiği gibi yazdım. Sonuna kadar okuduysan tebrik ederim. Benzer karakter bozukluklarına sahip bir ilişkin veya arkadaşlığın varsa yorumda buluşalım. Belki erken teşhis ederiz de hayatın kurtulur. Diğer türlü acı dolu bir hayat seni bekliyor ve tekmeyi basabilecek finansal gücün de yoksa hapisten farksız bir yaşantın olur.
İnsanları düzeltmek bizim işimiz değil. Ya düzgünü gelsin ya da hiç gelmesin.
Biz de bozuk olabiliriz. Yapıcı eleştirileri dinlemekte fayda var diyerek bitiyorum.